Ayrılık Sonrası

Sahildeki  küçük , durağan  kasaban  senin  olsun. Kırık  pişmanlıklarım  ve  çaresizliğimse  benim..  Küçük bahçen, zeytin  ağaçların, ellerimle  diktiğim yabani  sıklamenler senin  olsun. Ben  anılara  bile  dayanamıyorum, gerçeği sende kalsın. Sabahları  tırmandığımız  dağ  yolu  da senin  olsun  ya  da her sabah yürüdüğümüz  sahil yolu  ve sonunda  ulaştığımız  çok  sevdiğin  sıcak  ekmeklerle  dolu  fırın.. Hepsi  senin  olsun.  Bir  poğaça  da  benim  için  al  ve  bekleşen  aç  kedilerle  paylaş  birazcık  hatırım  kaldıysa.. Demli  çaylar  içtiğimiz sahil  kahveleri, denizin  yanıbaşında  kızarmış  balık yediğimiz  mütevazı otel lokantası…..  Hepsi,  hepsi  senin  olsun..Senin  olsun; ben kırılmışlığımla,  yalnızlığımla  başetmeye  çalışırken bunları düşünmek  istemiyorum.  Belleğimde  kalan  o  görüntüler,  o  film  kareleri sadece  acı  veriyor  ve  yaralarımı sağaltmıyor. Sen  madem dayanabiliyorsun  bensiz  o  ortamlarda  yaşamağa,  yaşa  gönlünce..

Büyülenerek   etrafı  seyrettiğimiz Zeus Sunağı’nda  geçen  anlarımızı  anımsıyor  musun?  Zeus  tanığım  olsun sevdim  seni.  Hesapsız  kitapsız  ve kendim  gibi  bilerek.. Aklımın  ucundan  bile  geçmedi  başka  türlüsü. Yanımdayken  mutluydun,  huzurluydun.. Yüzüme  bakınca  yüzün  aydınlanırdı. Sen  nasıl beş  yıldır  dünyamı  aydınlatan  ışığım  oldunsa,  ben  de  senin  için  öyleyim  sanıyordum. Çünkü  bunu  yalnız  sözlerinle  değil,   yüzünün  her  çizgisi  ile,  her davranışınla söylüyordun.  Bu  kadar  çok  sevilmeyi  hak  edecek  ne  yaptığımı  sorduğum  zaman, gülümsüyordun . ”Ben”  olmamın  yeterli  olduğunu söylüyordun. ”Karım,  Karıcığım” derken  yüzünde  güller  açıyordu.

Peki  ne  oldu? Yanında  ol(a)madığım   zamanlarda  ne  oldu  da bitti  bu  rüya? Rüya  diyorum, çünkü bugün  bambaşka  bir  durumdayım.. ”Asla  ayrılamayız”  derken, bir  daha  hiç  karşılaşmayacağımız gerçeği  ile  yaşamak  zorundayım. Tabii  ki  buna  yaşamak  denirse.

Belki  inanmayacaksın  ama yine  de  senin  iyi  olmanı  dilemekten  alıkoyamıyorum  kendimi. Bir  başkası  bu  durumu  yaşasa  ve  böyle  hissettiğini söylese ”olacak  şey  değil” derdim.  Yadsımayı  bırak, kınayıp  aşağılardım  bile.. Ne  var  ki  böyle  hissediyorum..Özlüyorum, merak  ediyorum  ve  tüm  incinmişliğime  karşın  iyi  ve  mutlu  olmanı  istiyorum. Hem  de  bütün  kalbimle….

Doğru  olanı  yapıyoruz,  iletişimsizliği tercih  ediyoruz. Daha  doğrusu  senin  tercihine  uyuyorum.. Özellikle  ben  istemiştim  böyle  olmasını. ”Sakın  arayıp  sorma, işler  yolunda  gitmezse  beni  arama!”  diye  kesin  talimatlar  vermiştim.  Oysa  hiç  haber  alamamak  ne zormuş. Nasıl  olduğunu  bilmemek  bir  handikapmış.   Ne  yalan  söyleyeyim, gururu  mururu  unutalı  çok  oldu.   İki  satır  haberin  gelse  kendime  geleceğim..  Belki  yanıt  yazmam  ama  senden  haber  almayı  çok  isterdim…Varsayımlarla  yaşamak  zihnimi  karmakarışık  ediyor.  Zeki, güçlü,  kararlı kadın  olmak  koca  bir  palavra. Gerçek  şu  ki; öbür  yarımı  kaybettim.  Yerine koyabileceğim  hiç  bir  değer,  hiç  bir varlık  olmadığını  biliyorum..  Peki  ya  sen,  benim  yerime  koyduklarınla  mutlu  musun,  huzurlu  musun?

……..

Yorum bırakın

Filed under Uncategorized

Yorum bırakın